10 Haziran 2010 Perşembe

Söyler misin Anneciğim...

Can oğul, herşey senin içinya annen de sana daha iyi bir gelecek hazırlayabilmek için çalışmak istiyormuş.
Tabi onun çalışması demek aynı zamanda senden ayrı kalması demek oluyor, bu durumda seni de bir bakıcıya vermek zorunda kalacağız. Ama pek tabiki annenle oynadığın gibi onunla oynayamayacaksın, annene sarılıp öptüğün gibi onu öpemeyeceksin yani artık önemli olan senin ne istediğin değil, onun neye ne kadar izin verdiği olacak. Mesela canın su isteyip "çuu" diye seslendiğinde sesine koşulmayacak. "Mama" dediğinde "paka dötüy" dediğinde muhtemelki sesin boşlukta kaybolacak ve sen kendini duyurmak için sesini yükselttiğinde azarı veya tokatı yiyebileceksin.

Ama olsun, annen sana iyi bir gelecek hazırlıyor, hem pekçok insan çocuğunu bakıcılara veriyor, hem bakıcın sana kötü birşey yaptığında annen onun canına okur, hem annen boşuna mı okadar okudu, emek verdi. Ama söyler misin anneciğim, hangi parlak gelecek benim gözlerimin ışıltısından daha parlak??? ve o ışık kaybolursa hangi okul, hangi ev, hangi sosyal ortam, hangi eşyalar o ışığı geri verebilir bana???

Söyler misin anneciğim benim sana asıl şimdi çok ihtiyacım var ama sen benim için bile olsa beni elaleme bırakırsan, ben sana olan güvenimi kaybedersem hangi gelecek telafi eder bunu??? Düşünsene anneciğim, gün içinde belki yüzlerce kez "anne" diye seslenecek ama şefkat dolu sıcacık bir "efendim oğlum" duyamayacağım. Nasıl bir duygu olduğunu yaşamak istersen benim olmadığım bir zaman diliminde yüzlerce kez "oğlum" diye seslen de benden cevap alama bakalım nasıl bir duyguymuş, yada babama sor, ben bursadayken neler hissetmiş. Hatta eminim bakıcım "yeter sus artık Allahın cezası" bile diyecektir ve sen o sıra bana iyi bir gelecek hazırlıyor olacaksın.

Söyler misin anneciğim, sen hiç bebeğini bir başkasına bırakan bir kuş, bir inek, bir yılan, bir bilmem ne gördün mü? Söyler misin anneciğim ne oldu da insanoğlunun fıtratı bozuldu ve bu sebepleki insanoğlu da tüm dünyanın fıtratını bozmak için uğraşıyor.

Söyler misin anneciğim, sera domatesi mi daha iyidir, bahçe domatesi mi? Sen benim bahçemsin anneciğim, ama sen bana diyorsun ki "sen şu seraya geç, ben bu bahçeyi senin geleceğin için düzenliyorum". Ama anneciğim bilki sen bahçeyi düzenlerken ben gün gün canlılığımı, doğallığımı güzelliğimi kaybederim.

Anneciğim, şu küçük bedenime bak ve beni bütün gün göremeyeceğini düşün, şu yarım yamalak kelimelerimi, cümlelerimi nasıl tamamladığımı duyamayacağını, yeni bir şeyler yaptığımı ilk görenin sen olamayacağını düşün. Yaklaşık iki buçuk yıldır seninleyim, seni birkaç saat görmediğim zamanları düşün ve öyle karar ver.

Gidersen, kırılan minicik kalbim asla eski haline gelmeyecek bunu iyi bilirsin...

Ama yine de gidersen........................................................................................

Hiç yorum yok: