Abdullah Gül'e Akpartililerin cephe alması düşünülemez
ancak, ama, fakat, lakin
Recep Tayyip Erdoğan'ın 13 yılda tırnağıyla kazıyarak,
içerideki ve dışarıdaki tüm düşmanların, rakiplerin, hasımların karşısında dik durarak,
Abdullah Gül dahil herkesin birşeyler söylemek, bir adım atmak için
etrafına bakındığı, korktuğu, çekindiği zamanlarda
gerektiğinde tüm siyasi ikbalini riske ederek "restinize rest" demesi,
kavga için kollarını sıvaması, yürümesi ve yürürken milleti ardı sıra yürütmesi,
bugün milyonların oy verdiği, gönül verdiği, omuz verdiği, emek verdiği
akparti davasının yükünün neredeyse %90'nını tek başına omuzlaması
her kritik dönemde yaptığı doğru hamlelerle
savaşsa savaşı, mücadeleyse mücadeleyi, oyunsa oyunu kazanması
akpartililerin unutabileceği, görmezden gelebileceği, yadsıyabileceği, küçümseyebileceği
bir durum değildir.
akparti tabanı RTE kazandıkça milletin kazandığını bildikleri için
RTE'nin kaybetmesinin milletin kaybetmesi anlamına geleceğini biliyorlar
ve bunu bildikleri için büyük mücadelelerle kazanılan bu savaşın, bu konumun
kaybedilmesine sebep olabilecek her ihtimali her kişiyi
bertaraf etmek için çalışıyor.
arınç gül erdoğan olaylara farklı pencereden, farklı açılardan bakabilirler, farklı yorumlayabilirler ve farklı hareket tarzları benimseyebilirler tabiki
ama akpartililer doğru olanın RTE'nin bakış açısı, yorumu, kararı ve hareketi olduğuna inanıyorlar.
dost ve düşman herkes biliyorki akpartiden RTE'yi çekip aldığınızda
geriye kalanların hareketi toparlaması şuanki çalışmalarının kat be kat fazlasını yapmaları gerekiyor.
yine dost ve düşman herkes biliyorki akpartiyi yenmenin mağlub etmenin yolu
onu içerden vurmak, arkadan hançerlemek, suret-i hak'tan görünmekten geçmektedir.
Bir diğer tehlike de "siyasetin doğası gereği çatışmadan uzak durmak,
karşındaki de anlayıp hak verip onun makul ve masum görünen taleplerini karşılamaktır"
Oysa RTE sadece milletin taleplerini dinledi,
millet adına konuştuğunu, hareket ettiğini söyleyenlere hiç kulak asmadı.
A.Gül gezicilere "mesajınızı aldım" dedikten sonra RTE'nin nasıl hareket ettiğini hepimiz gördük
ve gezi olaylarında "meselenin ağaç meselesi olmadığını" da gördük.
A.Gül işte bu yüzden irtifa kaybetmiş, gözden düşmüştür.
yani endişe şu ki "Gül'ün iktidarda olduğu zamanda gezi benzeri bir hareket olursa
gül dik duramayacaktır.
meseleyi ağaç meselesi zannedip yanılacaktır.
benzer şekilde arınç paralel yapı için "özür dilesinler barışalım" mealinde sözler sarfettiğinde
RTE'nin tavrını da gördük hep birlikte
ve cb seçim sürecinde ve seçim bittikten sonra bu paralellerin tavırları sözleri yazıları da hepimizin malumu. neymiş "mesele dershane meselesi" değilmiş.
mesele tayyibi bitirme meselesidir
ve gülle arınç bu süreçte tayyibe gerekli şekilde destek olmadıkları olamadıkları için
RTE efkan ala, emrullah işler, ahmet davutoğlu ve hakan fidanla bu mücadeleyi sürdürmek durumunda kalmıştır.
ve herbirimiz birileriyle ilgili karar verirken zor zamanlarımızda ne kadar yanımızda olduklarına bakarız,
bu yanlış da değildir.
RTE 13 yıllık yolcculuğunda bu milletin muhafazakar kesiminin ruh kodlarını çok iyi okuyarak,
içselleştirerek kendisini konumlandırdı.
bugün gülen cemaati ve birkaç aptal saptal cemaat dışında
bütün cemaatler, dini organizasyonlar, sivil toplum kuruluşları RTE'yi destekliyorsa
bu karşılıklı anlayışın ürünüdür.
RTE'nin cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin sonlarına doğru reklam filmine konu ettiği Sezai Karakoç şiiri, Mısır darbesi sonrası Mursiye verdiği destek,
yurtiçi ve yurtdışındaki kürtlerle kurduğu kardeşlik ilişkisi,
30 mart seçimleri öncesinde yenikapıda okuduğu arif nihat asya şiiri
bu milletin gönlünün bam teline dokunuştur.
hasılı kelam;
RTE bu milletin II.Abdülhamitten sonraki lideridir.
Millet ikinci abdülhamitten bu yana ilk defa bir lideri kendisinden hissetmiş,
kendisine bu kadar yakın hissetmiş
ona dokunabilmiş,
bu lider iftarını ve sahurunu yoksul sofralarında yapmış,
onları hor ve hakir görmemiştir.
bu lider yola besmele ile çıkmış,
seçimi kazanınca da eyüp sultanda şükür namazına gitmiştir.
millet bu sözlerin bu tavırların bu hareketlerin bu duyguların sahici olduğuna inanmaktadır
ve bu yüzden onu çok sevmektedir.
her defasında "inadına tayyip" demiştir.
tüm bunların ardından şunu gönülden söylüyoruzki
"tayyibe yanlış millete yanlıştır"
bugün tayyibi bu kadar seven akpartililer içinde dün başka siyasi liderleri sevenlerde
vardır. Rahmetli Muhsin Başkan benim nazarımda bunlardan biri ve belkide birincisidir,
en az tayyip kadar cesur, en az tayyip kadar sahici, en az tayyip kadar gönülden.
Ama birazda nasip meselesi.
Diyorumki madem muhsin başkanla muvaffak olamadık,
o halde milletin adamının yanında olalım.
sevinen millet olsun,
sevinen ümmet olsun.
üzülen abd olsun, israil olsun, Sisi olsun, kıyılara sıkışan jakoben kemalistler olsun,
cemaate şirin görünmeye çalışan destici ile kamalak olsun.
Vesselam....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder