6 Şubat 2010 Cumartesi

unutma oğul

ölüm de var...


ölümün en acı tarafıdır "unutulmak"

belki bütün çaba bunun içindir dünyada

yaşarken ve ölünce unutulmamak...

unutulan yani ölen bilir mi unutulduğunu bilmem ama

bu düşünce yaşarken bile ızdırap veriyor insana



sen beni unutur musun ey oğul

henüz birşeyleri hatırlayacak yaşta değilsin

şuan babanı tanıyorsun ama yıllar birbirini kovaladığında

her an yeni bir şey görüp tanıdığında

zihninde yeni şeylere yer açmak için eskileri unuttuğunda

babanı da unuturmusun ey oğul



seninle geçen her anı kendime kâr sayıyorum

bir ânı daha seninle paylaşınca

senin hayatında daha fazla yer kaplayınca

unutulmamaya veya hiç olmazsa hatırlanmaya dair ümidim de artıyor



senin adını kendi adımla yan yana yazışım bu yüzden

ikimizi aynı fotoğraf karesine sığdırmaya çalışmam bu yüzden

sana görünmem, sesimi duyurmam bu yüzden hep

olur ya bugün ölürsem

beni unutma oğul

öldüğüm gün değil, beni unuttuğun gün mahvolurum...



ben... baban

seni çok sevdim

ifratla tefrite düşmekten korkmadan sevdim

kınayanın kınamasından korkmadan sevdim

hayata anlam katan herşeyden vazgeçerek sevdim seni

beni çok sevmesen de olur

yeterki unutma oğul

Hiç yorum yok: