30 Ocak 2013 Çarşamba

Ah Ölüm...

Her an (aslında ne kadar uzak olduğumuzu bilmediğimiz) ölüme biraz daha yaklaşmak ne garip
Her nefesin son nefes olma ihtimalini bilmek ne garip
Sonunda ölüm olduğunu bile bile hayata sıkı sıkı sarılmak ne garip
Oysa sonunu bildiğimiz filmleri çoğu kere izlemeyiz bile

Yaşamak...
Her gün aynı hayali kurup
Her gün aynı hayali kurmak için yeniden uyanmak
Her gece aynı rüyayı görmek
Her gece aynı rüyayı görmek için uyumak
Ne garip...

Bir can ve bir canan'ın babası ben
İki büyük sevdaya aynı anda tutulmuş ben
Gerçek zannettiği, en açık gerçekten daha gerçek iki hayali, iki rüyası olan ben
Her an hayallerinin peşinden koşan, her gün gördüğü rüyayı her defasında hayra yoran ben

Oğlum,
Kolum kanadım
Gücüm kuvvetim
Sert yanım
Kalemim kelamım
Yarın'ım
Zor günüm
Hüznüm
Endişem
Varisim...


Kızım,
Gözüm gönlüm
Duygum düşüncem
Yumuşak yanım
Şarkım şiirim
Yaşadığım an'ım
Sevincim
Umudum
Varisim...

Hayır olamaz
Ölüm de yalan, ayrılık da yalan
Ölenler, sevenleri ve sevdikleri olmadığı için ölüyorlar
Ayrılanlar sevmeyi bilmediği için ayrılıyorlar
Onları yaşatacak aşkları olmadığı için
Ninni söyleyip uyutacak, günaydın deyip uyandıracak sevenleri olmadığı için
Hayallerine birlikte koşacak, düşlerini hayra yoracak sevdikleri olmadığı için
Onunla sevinip onunla üzülecek can'ları olmadığı için
Yazdıklarını okuyacak kimseleri olmadığı için
Velhasıl hayatta yalnız oldukları için
Ölüyorlar
Ayrılıyorlar
Aslında zaten ölüler
Aslında zaten yalnızlar

Ben öyle miyim ama
İki elimden tutmuşken yavrularım
İki yanıma yatmışken canlarım
İki gözümü perdelemişken aşklarım
Azrail için çok zor, hatta imkansız
Birazdan yatacağım inşaallah :))
Rüyamda iki melek olacak
Sonra tekrar uyanacağım inşaallah :))
Gönlümde iki melek olacak

Ah Azrail
Baba olsaydın da anlasaydın beni
Babaların çocuklarından alınmayacağını
Çocukların ise babalarından asla alınmayacağını
Anlardın...

Hiç yorum yok: